25 Ekim 2018 Perşembe

Deontolojik Ahlak Çalışmaları: Değer





Bu çalışma Mevzuat Dergisi yıl 8 Sayı 86 Ağustos 2005 sayısında yayımlanmıştır
Ansiklopedik[1] anlam olarak baha, kıymet[2], manevi kıymet, zahmete değer iş,değiştirilebilir, satılabilir nesnenin karşılığı ve özellikle,onun para olarak belirlenen fiyatı olarak karşılığı[3], nesne ve olayların bir toplum, bir sınıf veya bir insan bakımından taşıdığı önemi belirleyen niteliği[4], türünün nitelik ölçülerini karşılama ve ona az çok övgü, saygınlık kazandırma özelliği toplumun yargılarına ya da kişisel görüşe göre güzel, iyi, doğru olan, erişilmek istenen, savunulan şey, geçerli kabul edilebilir olmak için gereken koşulları yerine getiren şeyin özelliği, büyük bir kişisel yetkinliği, saygınlığı olan kimse, bir şeye öznel olarak verilen önem, bir şeye, bir simgeye, bir göstergeye verilen saymaca ölçü olarak tanımlanan[5]değer, nesne ve olayların insanca önemini belirleyen niteliğidir[6]. Bu nitelik, bireyden bireye değiştiği gibi toplumdan topluma da değişir. Bir kişi ya da toplum için yararı olan her şey bir değer olarak düşünülmektedir ve arzu edilen değil arzu edilebilir olanı içermektedir[7].Koltuk değnekleri bacakları sağlam olan bir kişi için önem arzetmediği halde ayakları sakat olan bir kişinin hayatında çok önemli bir yere sahiptir. Bu nesne ve olguların kişinin hayatında ister maddi ister manevi olsun kullanılabilirlik ölçütüyle yakından ilişkilidir. Herkes paraya, yiyeceğe, bilgiye ve eğlenceye önem ve değer verir. Ayrıldıkları tek nokta, bunlardan birine verdikleri değerin, başkalarının buna verdikleri değerden farklı olmasıdır[8].
Değerler, insanın kendi yaşamındaki farklı etmenlere verdiği önemdir[9].Dürüstlük, erdemlilik, adalet insana olan saygı, dostluk, sevgi değerleri insandan insana farklılık göstermektedir. Bunun için, her insan kendi değeri ile yaşar ve değer kavramına atfettiği önem farklıdır[10]. Bir değeri “yüksek” kılan, onun birey için bireyin ihtiyaçlarını karşılama oranıdır. Çünkü değerlerin sırası veya hiyerarşisi bireyin hayatını geliştirmeye, zenginleştirmeye, canlandırmaya katkıları oranında değişmektedir.
Bireysel değerler ile toplumsal değerlerin birbiriyle çatışmaları ortaya “değerlerin çatışması”nı çıkarır. Kişilerin bireysel etik değerleri ile örgütlerin ve toplumun değerleri arasındaki çatışma sonucu etik sorunlar oluşmaktadır ve bu, kişisel-örgütsel düzeyde yaşanan çatışmalardan kaynaklanan etik sorunlar, kişisel-toplumsal düzeyde yaşanan çıkar çatışmasından kaynaklanan etik sorunlar ve Örgütsel -toplumsal düzeyde yaşanan çıkar çatışmasından kaynaklanan etik sorunlar olarak üç boyutta ortaya çıkmaktadır[11].
Kişisel -örgütsel düzeyde yaşanan değer çatışması, bir kişinin bireysel değerleri ile örgüt ve örgüt içindeki diğer kişilerin değerleri arasında bir farklılık olduğunda görülmektedir. Bireysel çıkarlar ile örgütsel çıkarların birbirine örtüşmediği zamanlarda ortaya çıkan bu değer çatışması örgüt içi ikilemleri de beraberinde getirir.
Kişisel-toplumsal düzeyde yaşanan değer çatışması kişisel değerlerle toplumsal değerler arasında bir farklılıktan kaynaklanmakta ve toplumun değerlerine aykırı davranan bireyin toplum dışına itilebileceği bir durum ortaya çıkabilmektedir. Toplumsal değerlerin yasalarla düzenlendiği zamanlarda bu değerlerle çatışan kişilerin cezalandırılması yoluna gidilmektedir[12].
Değerler çatışmasının üçüncü boyutu olan örgütsel-toplumsal  düzeyde yaşanan çatışma, bir örgütte var olan normlar ve değerler ile genel olarak toplumda kabul görmüş değerlerlerin birbiriye uyuşmaması ile ortaya çıkmaktadır. Bir işletmenin piyasaya sunduğu bir ürünün toplum tarafından protesto edilmesi bu çatışmaya iyi bir örnek oluşturmaktadır[13]
Bir şeyin değerini, fiyatını saptamak değer biçmek olarak tanımlanırken, değerlendirme içeren düşünceye ise değer yargısı adı verilmektedir[14].
Nietsche değeri, bir canlının kendi Ben’inin ve varlık koşullarının gereksinmelerine bağlı olarak ortaya koyduğu tercih olarak tanımlamaktadır[15].
İktisadi anlamda değer, malların üretiminden doğmuş bir kavramdır. Adam Smitth, ilkel toplumlarda değerin insanın emeğiyle belirlendiğini ancak gelişmiş toplumlarda mal ve toprak öğelerinin de emek kavramı ile birlikte değerin oluşmasında etkili olduğunu savunmuştur. İktisadi düşünürlerden David Ricardo ise aksine değerin tamamen ise emeğinden doğduğunu belirtmiş[16], değerin kaynağının bir emtianın üretilmesi için gerekli emek miktarıdır vurgulaması yapmıştır[17]
Toplumbilimsel anlamda değer, nesne ve olayların toplumca önem taşıma oranıdır. ekonomik, ideolojik, töre, manevi olarak insan ihtiyaçlarını karşılayan değer toplumsal bir olgudur[18].
Güzel sanatlardaki anlamı daha enterasan olup resimdeki bir tonun öteki tonlara oranla ışık yoğunluğu derecesi  olarak tanımlamıştır[19]. Hukuki anlamda ise açık arttırmaya konan ya da bir bölüşmeye konu olan malın fiyatını belirlemedir[20].
Değerin ne olduğunu, onun niteliğini, değerlerin sıralanma olgularını araştıran bilgi dalına değer kuramı denilmektedir kıymetleri önem sıralarına göre ayırıp sınıflandıran felsefe görüşüdür[21].
İktisadi anlamdaki değer kuramı, her iktisadi karar biriminin  çeşitli mallar arasında bir seçim yapma ve bunları her birinin arz edebileceği değere göre sınıflandırmak ihtiyacından doğmuştur. Malların tanımları gereği, ihtiyaçlarımızı tatmin konusunda gerçek veya farzedilen bir yeteneğe sahip olduklarından onların faydalı oldukları veya fayda arz ettikleri söylendiğinden malların sıralanış biçiminin, bireylerin çeşitli ihtiyaçlarını tatmin için kullanışlarına bağlı olduğu belirtilir ve bu da kullanım değerini ortaya çıkartır. Bu aynı zamanda öznel veya psikolojik faydadır. Diğer taraftan malların sıralanışı aralarında ki değişim ilişkisine bağlıdır, bu ise değişim değerini ortaya çıkarmaktadır[22].
Marx değişim değeri ile kullanım değerinin birbirine göre tanımlandığını belirtmektedir. Bir malın kullanım değeri ancak onun kullanılmasıyla ortaya çıkmaktadır. Kapikalist toplumda kullanım değerleri aynı zamanda değişim değerinin maddi dayanağıdır[23].
Klasik değer kuramındaki değerler sıralamasında kimi değerlerin diğerlerine göre daha üstün olduğu kabul edilmiştir. Örneğin Platon, en yüce değer olarak ‘bilgelik’i kabul etmiş, cesaret, ölçücülük, adaleti peşin sıra sıralamıştır. Bilgeliği yöneticilerin, cesareti savaşçıların, ölçücülük ve adaleti ise herkesin erdemi olarak vurgulamıştır. Değerlerin sıralanmasında bir diğer örnek Max Schlelerdir. Scheler, değerleri; kutsal değerler, geist değerler, vital değerler ve duyusal değerler olarak sıralamıştır[24].
Değerler kültür ve topluma anlam veren ölçütler olup, insanların çoğunluğu tarafından üzerinde uzlaşılan ve paylaşılan gerçek davranış standartlarıdır. Değerlerin işlevsel nitelikleri sosyal psikologlar tarafından değerlerin kalıcı olduğu, onun bir inanç olduğu, bir davranış biçimi olduğu ve kişisel-sosyal bir tercih olduğu   şeklinde gruplandırılmıştır[25].
Değerler; sosyal olaylar karşısında bir takım pozisyonlar almamızı sağlarken, belirgin bir politik veya dinsel ideolojiyi diğerine tercih etmemizi sağlamaktadır. Böylelikle kendimizi başkalarına göstermemize yardım eder. Değerler aynı zamanda değerlendirme yapmamızı ve yargıya varmamızı sağlar. Bize, psikoanalitik anlamda inançların, tutumların ve eylemlerin rasyonalize edilmesini gösteren standartlardır[26].
Kişinin değerler sistemindeki (seçenekler, çözülmüş çatışmalar ve karar verme arasından seçim yapmaya yardımcı olan öğrenilmiş kurallar ve yasalar düzeni) değerler belirli bir durum karşısında harekete geçmektedir. Böylelikle içinde bulunduğumuz grup karşısında tavrımız ortaya çıkar. Grup içinde başarılı olmak, başkalarıyla iyi geçinmek gibi değerler ön plana çıkar, benliğimizi savunucu ihtiyaçlara da cevap verir. İnsanlar bilgi, kendini geliştirme, bağımsız davranma gibi davranış biçimlerini kullanarak değerler oluştururlar ve bu değerler bu davranış biçimlerinin son durumlarının belirlenmesinde kullanılırlar[27].
Değerler bir sıra düzeni içindedir ama değerin yüksek yerde olması onnu daha iyi olduğunu göstermez. Bireylerin yaşamında yol gösteren prensipler olan değerler bireyle ve gruplar arasında değişkenlik gösterebilir. Bir değer, eylem ve davranış biçimleri arasında seçim yapmamıza yardım eden bir davranış standardıdır. Kişinin davranışı nedeniyle toplumun ona verdiği ödül veya cezalar kişilerin davranışlarını değerlendirme tarzı ile yakından ilgilidir. Dayanışma araçları olarak da işlevde bulunan değerler, toplumda ortak değerlerin ortaya çıkmasına yardımcı olur. Böylelikle kişinin sosyal rollerini seçmelerinde ve gerçekleştirmelerinde rehberlik etmektedir[28].  Ortak değerler sistemi toplumsal bütünleşmeye katkıda bulunurken toplumsal düzenin garantisi haline gelmektedir. Değer sistemleri üst, eşit ve alt düzeyler olarak hiyerarşi oluşturduğundan değerler tek başına değil bir başka değere bağlı olarak hayatiyet gösterir.
Değerlerin öğrenilmesi çocukluktan başlamakta, çocuğun büyümesi ile birlikte değerler de artış göstermekte zamanla çocuğun bu değerlerden hangisinin önemli  yada önemsiz olduğunu ayırmayı başardığı belirtilmektedir[29].
Ekonomik gelişmelerin gelişmesi ile birlikte toplumsal yaşam tarzlarıda değişmekte bu da değer sistemlerini de değiştirmektedir. Çünkü ekonomik gelişmelerle birlikte yeni değerler ortaya çıkmakta, eski değerler yeniden yorumlanmakta, değerler arasında ki sıralama düzeni değişmektedir. Böylelikle, örneğin işletmelerde otoriter anlayışın katılımcı anlayışa dönüşümü, üretim faaliyetlerinin tarım ve aile ortamından koparak bireylerin toplum içindeki durumunu güçlendirmesi gibi sosyal değişimleri de etkilemektedir[30].
Değerler, yüksek-alçak, manevi-maddi, sabit-değişken, gizli-açık olarak sınıflandırılmıştır. Bir diğer sınıflandırma değerlerin boyutlarına göre yapılan sınıflandırmadır. Değerlerin pozitif veya negatif  yani birinin diğerini çekme veya itme gücü şeklinde özellik boyutu, estetik, bilişsel ve ahlaki sınıflandırmayı içeren içerik boyutu, bir yer ve zamanda verilen durumu göstermesi açısından genellik-özgünlük boyutu ve son olarak da isteğe bağlı olmasını gösteren yoğunluk boyutudur[31].
Bir başka sınıflandırmaya göre değerler içerik ve biçimsel olarak iki gruba ayrılmaktadır. İçerik bakımından; yararlı kullanışlı gibi nesnel değerler, doğru gibi mantıksal değerler, iyi gibi ahlaki değerler ve güzel gibi sanatsal değerler olarak dört grupta toplanmış, biçimsel değerler ise olumlu-olumsuz, göreli-salt ve öznel-nesnel olarak 3 gruba ayrılmıştır[32].
Bilim adamları değerleri; yüksek (sevgi, nefret, bilgi, doğruluk, namusluluk, adalet), vasıtalı (çıkar, menfaat, kuşku, çekememezlik) ve habitüel (toplumun yapısından kaynaklanan ve geleneklerden güç alan eylemler) olmak üzere üç sınıfta toplamıştır[33].


KAYNAKÇA
Akarsu, Bedia, Felsefe Terimleri Sözlüğü, Türk Dil Kurumu yy, Ankara 1979.
Ansiklopedik Sözlük, Milliyet yayınları, İstanbul, cilt 1.
Aydın, İnayet Pehlivan, Yönetsel, Mesleki  ve Örgütsel Etik, Pegem yy, Ankara, 2002.
Başaran, İbrahim Ethem , Örgütsel Davranış, Gül yy, Ankara, 1991.
Büyük Larousse, Milliyet yy, İstanbul, Baskı Yılı yok, Cilt6.
Demir, Ömer, Mustafa Acar, Sosyal Bilimler Sözlüğü, Vadi yy, Ankara,2002.
England, G.W, “Personel Value Systems and Expected Behavior Of Managers-a Comparative Study in Japan, Korea and United States”, Management Research A Cross-Cultural Perspective,Desmond Graves Editor, Elsiver Scientific Publisihg Company, Amsterdam.
Erkan, Hüsnü, Ekonomi Sosyolojisi, Dokuz Eylül Üniversitesi yy, İzmir, 1991.
Güney, Salih, Davranış Bilimleri ve Yönetim Psikolojisi Sözlüğü, yayınevi yok, Ankara,1998.
Hançerlioğlu, Orhan, Felsefe Sözlüğü, Remzi Kitapevi, İstanbul, Mayıs 1982.
Kılavuz, Raci, Kamu Yönetiminde Etik ve Bir Sorun Alanı Olarak Yozlaşma, Seçkin yayınevi, Ankara, 2003.
Mengüçoğlu, Takiyettin Felsefe Antropolojisi-İnsanın Varlık Yapısı ve Nitelikleri. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi yy, İstanbul 1971.
Meydan Larousse, Meydan Yayınevi, İstanbul 1990, cilt 3.
Silah, Mehmet, Sosyal Psikoloji, Gazi Kİtabevi, Ankara, 2000.
Şimşek,Birgül,  “İşletmelerde çıkar çatışmasından kaynaklanan etik sorunlar”, www.yenisayfa.com (Erişim 15.05.2004).


[1] Ansiklopedik Sözlük, Milliyet yayınları, İstanbul, cilt 1, s.478
[2] Ömer Demir, Mustafa Acar, Sosyal Bilimler Sözlüğü, Vadi yy, Ankara,2002,s.91.
[3]Büyük Larousse, Milliyet yy, İstanbul, Baskı Yılı yok, Cilt6, s.2935.
[4] Salih Güney, Davranış Bilimleri ve Yönetim Psikolojisi Sözlüğü, yayınevi yok, Ankara,1998,s.65
[5] Büyük Larousse, Milliyet yy, İstanbul, Baskı Yılı yok, Cilt6, s.2935.
[6] Orhan Hançerlioğlu, Felsefe Sözlüğü, Remzi Kitapevi, İstanbul, Mayıs 1982, s.54.
[7] Mehmet Silah, Sosyal Psikoloji, Gazi Kİtabevi, Ankara, 2000, s.319
[8] G.W.England, “Personel Value Systems and Expected Behavior Of Managers-a Comparative Study in Japan, Korea and United States”, Management Research A Cross-Cultural Perspective,Desmond Graves Editor, Elsiver Scientific Publisihg Company, Amsterdam, 1973,s.27 den aktaran Mehmet Silah, Sosyal Psikoloji, Gazi Kİtabevi, Ankara, 2000, s.320.
[9] İnayet Pehlivan Aydın, Yönetsel, Mesleki  ve Örgütsel Etik, Pegem yy, Ankara, 2002, s. 13
[10] Raci Kılavuz, Kamu Yönetiminde Etik ve Bir Sorun Alanı Olarak Yozlaşma, Seçkin yayınevi, Ankara, 2003, s. 35.
[11] Birgül Şimşek, ibid.
[12] ibid
[13] ibid.
[14] İbrahim Ethem Başaran, Örgütsel Davranış, Gül yy, Ankara, 1991, s.242.
[15] Büyük Larousse,ibid, s.2935.
[16] Orhan Hançerlioğlu, ibid, s 55
[17] Ansiklopedik Sözlük, ibid, s.478.
[18] Orhan Hançerlioğlu, ibid, s 55
[19] Büyük Larousse, ibid, s.2935
[20] ibid, s.2935
[21] Meydan Larousse, ibid, s.445.
[22] Büyük Larousse, ibid, s.2935
[23] ibid, s.2936.
[24] Orhan Hançerlioğlu, ibid, s 55
[25] Mehmet Silah, ibid s.324 vd..
[26]ibid. s 326.
[27]İbid s 327-328.
[28]İbid. s 330.
[29] İbid. s 332.
[30] Hüsnü Erkan, Ekonomi Sosyolojisi, Dokuz Eylül Üniversitesi yy, İzmir, 1991, s.169 vd.
[31] Mehmet Silah, ibid, s 335 vd.
[32] Bedia Akarsu, Felsefe Terimleri Sözlüğü, Türk Dil Kurumu yy, Ankara 1979, s.46 vd.
[33] Takiyettin Mengüçoğlu, Felsefe Antropolojisi-İnsanın Varlık Yapısı ve Nitelikleri. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi yy, İstanbul 1971, s.118-119.

Hiç yorum yok: